ZEYNEP BAYAR
Bloomberg HT’ye konuk olan The City Univesity of New York (CUNY), Hunter College’dan Profesör Dr. Andrew J. Polsky, ABD başkanlık seçimlerinin iki büyük adayı olan Kamala Harris ve Donald Trump’ın seçimi kazanma ihtimallerini değerlendirdi.
Polsky, Harris’in şu ana kadar medya ve halk tarafından oldukça iyi karşılandığını söyledi. Liberallerin, Biden’ın aksine yarışta farklı bir adayın olmasından memnun olduklarını aktaran Polsky, “Muhafazakârlar, Biden’ı zayıf ve savunmasız bir aday olarak görüyorlardı. Dolayısıyla üzgün olduklarını düşünüyorum. Bu yüzden tüm siyasi kampanya stratejilerini yeni bir aday için yeniden değiştirmeleri gerekecek.” dedi.
Polsky, Harris’e yöneltilen başlıca eleştirileri de yorumladı. Harris’in seçim yarışmasında Biden’ın etkili ve başarılı olduğu alanları benimsediğini kaydeden Polsky, Harris’in adaylık yarışında güçlü olacağı alanlardan birinin Kovid-19 salgınına verilen karşılık olduğunu söyledi. Polsky, Harris’in avantaj sağlayacağı ikinci alanın ise Biden’ın salgın sonrası ekonomiyi hızla toparlaması olduğunu belirtti. “Biden’ın göreve geldiği ilk dönemde enflasyon çok yüksekti ve büyük ölçüde düşüş gerçekleşti” diyen Polsky bu durumun Harris’e avantaj sağlayacağını kaydetti.
Harris’in, Biden’ın yönetimi altında ortaya çıkan sorunların başarısızlığı nedeniyle eleştirileceğini söyleyen Polsky, “Dünyanın çoğu yerinde olduğu gibi biz de enflasyonist bir ortam yaşadık. İnsanlar yüksek fiyatlardan memnun değil. Bunun birçok seçmeni mutsuz ettiğini düşünüyorum.” dedi.
“Harris göçmenlik sorununda sınırı ziyaret etmedi”
Biden yönetiminin ABD’de güney sınırındaki göç sorunlarına yanıt vermede çok yavaş olduğunu kaydeden Polsky, şu ifadeleri kullandı:
“Biden’ın başkanlığının ilk birkaç yılında, belgesiz sınır geçişlerinde önemli bir artış oldu. Bu o kadar büyüktü ki, temelde sınır boyunca bazı eyaletlerde göçmenler otobüslere bindirip ülkenin başka yerlerindeki şehirlere gönderilmeye başlandı. Bu durum daha geniş bir ulusal göç sorunu haline geldi. Sonunda, Biden yönetimi bunun bir sorun olduğunu fark etti, ancak sorunun oldukça geç bir aşamasında dâhil oldular. Harris sınırı ziyaret etmedi ve bunun gerekli olmadığını iddia etti.”
Cumhuriyetçilerin Harris’i nasıl eleştireceklerini hala bilmediğini belirten Polsky, Harris’in cinsiyeti ve ırkı nedeniyle sözlü eleştirilere uğrayacağını söyledi. Polsky, “Özellikle Trump, liderlik pozisyonlarındaki kadınlarla başa çıkmakta her zaman zorluk çekti. Bence bu konuda özellikle kötü davranıyor.” ifadelerini kullandı.
Polsky, seçim yarışının Amerikan halkının yüzde 10’u tarafından belirleneceğinin altını çizerek, “Halkın yüzde 10’u henüz kararını vermedi. Harris hakkında henüz fazla bir şey bilinmiyor çünkü o kadar da görünür değildi.” dedi.
“Trump’a yönelik suikast girişiminin seçim sonuçlarına çok fazla etkisi olmaz”
Polsky eski ABD Başkanı Donald Trump’a yönelik suikast girişiminin seçmen davranışlarını nasıl etkileyeceğine dair de değerlendirmelerde bulundu. Gerçekleşen suikast girişiminin gerçekten şok edici bir durum olduğunu söyleyen Polsky, bu durumun seçim sonuçlarına çok fazla etkisi olacağını sanmadığını ve anketlerin bunu göstermediğini belirtti. “Bence bu noktada çoğu insan suikasta verilen tepkiyi unutmuştur.” diyen Polsky, suikast girişiminin araştırılacağını fakat Harris’i etkileyecek bir sonucunun olmayacağını söyledi.
Trump’ın tekrardan ABD başkanı olmasının Amerikan siyaseti ve toplumu için önemini değerlendiren Polsky, şu ifadeleri kullandı:
“Trump korumacı bir yapıya sahip. NATO’ya inanmıyor. Bu alanlarda ne kadar iş yapacağı açık bir soru işareti. Başkan seçilirse Ukrayna’yı desteklemeyecektir.
Gümrük vergisi getirmekten bahsetti. Koruyucu tarifeler, modern dünyada benimsenmesi gereken çok tuhaf bir ekonomik politikadır. Tarifeler konusunda ciddiyse birçok Amerikalı için fiyatlar artacaktır. Aslında bunu gerçekten yapmayı planladığından emin değilim. Trump’ın neyi uygulayacağını bilmek genellikle zordur.
Trump’ın tamamen farklı olduğunu gösterdiği bir diğer konu da ABD’nin ulusal borç büyüklüğüdür. Göreve ilk geldiğinde ülkenin ulusal borcunu önemli ölçüde artırdı. Şimdi de ulusal borcu artırmaktan çekineceğini sanmıyorum. Bunun anlamı, popüler programların veya savunma harcamalarını kesmek yerine vergileri azaltacağıdır.”
Kaynak : Bloomberg HT