Fransa’da geçen hafta Emmanuel Macron tarafından Michel Barnier’nin başbakan atanması ülkede yaşanan siyasi belirsizlik dönemine nokta koydu.
Uzun süredir beklenen karar beraberinde ülke çapında protestoları da getirdi. Ülkede geleneksel olarak seçim sonucunda birinci gelen sol ittifak adayının başbakan atanması beklenirken Macron, sağ merkezi Cumhuriyetçi partisi adayı Michel Barnier’yi başbakanlık koltuğuna atayarak kuvvetli tepki çekti.
Yeni başbakanın mecliste yeterli desteği toplayabilmesi için Marine Le Pen’in aşırı sağ partisi Ulusal Birlik’in desteğine ihtiyacı var. Bu da Le Pen’i yeni hükümet politikaları çerçevesinde stratejik bir konuma getiriyor.
Fransa son dönemde yaşadığı siyasi sarsıntılar ve bütçe açığı hedeflerine yönelik sıkıntılarla hassas bir süreçten geçiyor. Bu noktada yeni hükümetin önümüzdeki dönemde alacağı kararlar kritik olacak.
Bu kararların etkin bir şekilde hayata geçirilebilmesi içinse Barnier’in parlamentoda Le Pen ve Ulusal Birlik Partisi Başkanı Jordan Bardella’dan gelecek desteğe çok ihtiyacı var. Bardella bu bağlamda yaptığı son açıklamalarda Barnier’yi “gözetim altında” bir başbakan olarak tanımladı. Barnier aşırı sağa meyilli göçmen karşıtı ve aşırı milliyetçi politikalar uygulamadığı takdirde mecliste hareket alanı oldukça sınırlı olacak.
Başbakanın ilk görevi 2025’e yönelik bütçe taslağını hazırlayıp Ekim’de Fransa Meclisi’nde oylamaya sunmak olacak. Bütçe tasarısının meclisten geçebilmesi için geniş çaptaki faiz indirimlerini ve Macron’un 2023 emeklilik reformunun iptalini savunan Ulusal Birlik’in onayını alması gerekiyor. Yani yeni hükümet Fransa’nın bütçe açığını azaltmayı hedefleyen bir tasarıyı meclisten geçirebilmek için vergi indirimi politikalarını destekleyen Le Pen’in desteğini almak zorunda.
Barnier’nin hazırlayacağı bütçe tasarısını sadece iç politika dahilinde değerlendirmek mümkün değil; çünkü Avrupa’nın ikinci en büyük ekonomisinin önümüzdeki haftalarda yeni bir bütçe açığı azaltma planı hazırlayıp bunu Avrupa Birliği Komisyonu’na sunması bekleniyor. Aksi halde Fransa, hassas makroekonomik görünümünün euro bölgesi ekonomilerine etkileri sebebiyle disiplin tedbirlerine tabii tutulacak.
Fransa’nın AB Komisyonu tarafından “çok fazla” standartlarında değerlendirilen bütçe açığı 2023 yılında GSYH’sinin yüzde 5,5’ini kapsıyordu. Avrupa Birliği standartlarına göre bu bütçe açığı ülkelerin GSYH’sinin yüzde 3’ü dahilinde olmak zorunda. Kamu borçlanmaları ise Fransa’da yüzde 110 seviyelerinde, AB standartlarına göre kamu borçlanmalarının yüzde 60 seviyesinde olması bekleniyor. Geçtiğimiz hafta görevden ayrılan Fransa Ekonomi Bakanı Bruno le Maire’in yaptığı açıklamalarda yıl sonu bütçe açığı beklentilerinin önceleri yüzde 5,1 seviyelerindeyken şu anda yüzde 5,6 olması beklendiği söylenildi. Gerekçe olarak ise bu sene satış ve kurumsal vergilerden beklenen ölçüde gelir elde edilemediği söyleniyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Eylül başında milletvekillerine iletilen bir raporda, politikalarda herhangi bir değişim yapılmadığı sürece bütçe açığının 2025 sonunda yüzde 6,2’ye çıkacağı ve eğer yüzde 3 hedefinin sağlanması isteniyorsa 2027 sonuna kadar 110 milyar euro tasarruf edilmesi gerektiği bildirildi.
Fransa’nın yeni bütçe politikasının borçları sürdürülebilir hale getirmesi, yani kamu borçlarının büyük oranda azaltılabilir olduğunu göstermesi gerekiyor. Bu da, Avrupa Birliği standartlarına göre önümüzdeki 4 ila 7 yıl içinde bütçe açığının ülke GSYH’sinin yüzde 3’üne indirilmesi ve bütçe açığının “aşırı fazla” kategorisinden çıktığı yıl itibariyle borç/GSYH oranının her yıl GSYH’nin en az yüzde 1’i kadar azaltılması anlamına geliyor. Ayrıca yapısal borç açığının her yıl GSYH’nin en az yüzde 0,25’i kadar azalması şartı da mevcut.
Cepremap’in yaptığı son araştırmaya göre; bütçe düzenlemelerinin 4 yerine 7 yıl hedefli yapılması ve düzenlemelerin ilk 2 yılı olan 2025 ve 2026 yılları için büyümeyi korumak amacıyla bütçe kısıtlamalarının 20 milyar euro ile sınırlandırılması önerilerini AB komisyonuna sunmak Fransa’yı uluslararası alanda daha iyi bir pozisyona taşıyacak. Bu senaryonun uygulanması halinde küresel bütçe açığı 2031 yılında GSYH’nin yüzde 2,66’sı kadar olacak.
Bu nedenle Barnier hükümetinin bütçe açığını azaltmak için en kısa sürede kamu harcamalarını çok ciddi biçimde kısıtlaması ve ilave vergi artırımları getirmesi gerekiyor.
Kaynak : Bloomberg HT