Ülkemizde de zaman zaman rastlanan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi, özellikle Asya ve Afrika’da halk sağlığını tehdit eden en tehlikeli patojenlerden biri olarak biliniyor. Keneler aracılığıyla bulaşan bu virüs, insanlarda %40’a varan ölüm oranlarıyla seyrediyor. Ölüm oranının bu kadar yüksek olmasının başlıca sebebi ise şu anda bu enfeksiyona karşı etkili bir aşı ya da antiviral tedavi geliştirilememiş olması. Ancak bu durum yakında değişebilir. Bilim insanları, şimdiye kadarki en umut verici Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi aşılarından birini başarıyla test etti.
20 Kasım’da yayımlanan çalışmaya göre, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) ve çeşitli araştırma kurumlarının ortak geliştirdiği yeni aşı adayı, farelerde olağanüstü bir dayanıklılık sergiledi.
Aşının çalışma prensibi, “replikon partikülleri” adı verilen özel bir teknolojiye dayanıyor. Bu partiküller, KKKA virüsünü dış görünüş ve davranış açısından taklit ediyor ama gerçek virüs gibi vücutta çoğalamıyor. Yani bağışıklık sistemi, sanki virüsle karşılaşmış gibi tepki veriyor; ancak partiküller yalnızca tek bir kez çoğalabildiği için hastalık oluşturma riski tamamen ortadan kalkıyor. Bu yapı, klasik zayıflatılmış virüs aşılarına kıyasla çok daha güvenli kabul edilirken, aynı zamanda güçlü bir bağışıklık tepkisi oluşturabiliyor.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşine Karşı 18 Ay Boyunca Kalıcı Bağışıklık Sağlandı
Araştırmacılar, aşılanan hayvanlarda antikor seviyelerinin 18 ay boyunca korunabildiğini belirtiyor. Tek doz uygulamada aşının altı ay sonunda ölümcül virüs yüklemesine karşı %67 koruma sağladığı; 18 ay sonunda ise bu oranın beklenen şekilde %21’e düştüğü görüldü. Buna karşılık, ilk dozdan 28 gün sonra yapılan takviye aşısı çok daha güçlü bir sonuç verdi: Farelerin tamamı dört ay boyunca enfeksiyona karşı korundu ve 12 ay sonunda %88’i hayatta kaldı. Çalışmanın ortak araştırmacılarından biyomedikal bilimci Scott Pegan, bu performansın özellikle salgın bölgelerinde kritik olabileceğini vurguluyor: “Hızlı koruma sağlayıp uzun süre dayanabilen bir aşı, hayat kurtarabilir ve salgınlara yanıt verme biçimimizi tamamen değiştirebilir.”
Aşıyı benzerlerinden ayıran en dikkat çekici nokta, virüsün yüzey proteinlerine değil, doğrudan nükleoproteinine odaklanması. Bu iç protein, virüsün genetik materyalini paketleyen yapısal bir unsur ve normalde klasik aşılarda hedef alınmaz. Pek çok virüste yüzey proteinlerini kullanmak bağışıklık oluşturmak için yeterlidir, ancak KKKA’da bu yaklaşım etkisiz kalabiliyor. Pegan, bu nedenle iç bileşenleri hedefleyen bu yöntemle virüsün daha tutarlı şekilde tanınabildiğini belirtiyor.
Aşının insanlar üzerinde denenebilmesi için araştırma ekibinin bir sonraki hedefi, üretim sürecini GMP (Good Manufacturing Practice) standartlarına taşımak. Bu başarıldığında klinik denemelerin başlaması mümkün olacak. CDC araştırmacıları aynı platformun Nipah virüsü gibi diğer yüksek riskli patojenlere karşı da uyarlanabileceğini belirtiyor.
Kaynak : https://www.donanimhaber.com/olumcul-kirim-kongo-kanamali-atesi-icin-asi-umudu-dogdu–198935



